T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI İstanbul Büyükada Halk Kütüphanesi

Atatürk ve Kitaplar



Mustafa Kemal, tarihsel bir dönemeçte dünyaya gelmiştir. O dönemeci iki büyük olgu belirliyordu: Fransız İhtilali ve bunun sonucu olan insan hakları, özgürlük, bağımsızlık ve milliyetçilik etkilerinin artması; diğeri de Osmanlı Devleti'nin parçalanıp çöküşünün hızlanmasıdır.

İşte bu iki olgunun yaşandığı bir ortamda dünyaya gelen Atatürk, eğitimine mahalle mektebinde başlamış, okumayı ve yazmayı Şemsi Efendi Okulunda öğrenmiştir. Babası Ali Rıza Efendi, okumanın önemine inanmış bir kişiydi ve sürekli;
"- Adam olmak için okumak, öğrenmek şarttır. Başka çaresi yoktur." diyerek oğlunu teşvik ediyor, dersleriyle çok yakından ilgileniyordu. Selanik Askeri Rüştiyesi’nde çalışkanlığıyla kısa zamanda tanınmıştır. Atatürk'ün hayatında ilk olağanüstü başarısı burada matematik dersinde olmuştur. Mustafa adlı matematik öğretmeni Ona çalışkanlığından dolayı Kemal ismini eklemiştir. Mustafa Kemal, Selanik Askeri Rüştiye'sini bitirdikten sonra, Manastır Askeri İdadisi'ne başlamıştır. Burada okuma ile olan ilgisi ise daha da derinleşip gelişmiştir. O, yine bu yıllarda okuma zenginliğini yaratacak, batı kültürünün türlü kaynaklarından yararlanma olanağını da bulmuştur.

Mustafa Kemal, Manastır Askeri Lisesi'ne devam ederken, dersleri dışında, vatan ve özgürlük kavramlarını işleyen Namık Kemal'in eserlerini, Mehmet Emin (Yurdakul)'in ve Tevfik Fikret in şiirlerini durmadan okuyor, hatta ezberliyordu. Öte yandan çok iyi Fransızca bilen arkadaşı Fethi (Okyar)’nin yardımıyla, Voltaire, Rousseau, Montesqiue gibi Fransız İhtilalini hazırlayan düşünürlerin eserlerini okuyor ve fikirleri üzerinde tartışıyorlardı. Mustafa Kemal, yabancı dil bilmenin gereğini ve değerini daha o zaman anlamış olduğundan, okulda öğretilen Fransızca ile yetinmeyip yaz tatillerinde Selanik’e gittiğinde, College des Freres de la Salle'in özel kurslarına devam etmiştir. Askeri Lise'deki öğrenimi sırasında, tarih öğretmeni, Mehmet Tevfik (Bilge)’nin derslerinde, Fransız İhtilalinden, dünyadaki başka olaylardan ve fikir hareketlerinden söz etmesi, Onda tarihe karşı ilgi ve sevgi uyandırmıştır. Tarihe karşı bu ilgi artarak ömrünün sonuna kadar sürmüştür.


İnsanların hayatında her yaşta ve her dönemde, yakın arkadaş çevresinin önemli ölçüde etkili olduğu bilinen bir gerçektir. Mustafa Kemal'inde okul çevresinden başlayarak ileriki hayatının başarılarında da kuşkusuz yakın arkadaş çevresinin etkisi olmuştur. Bu dönemi kapsayan Manastır Askeri İdadisinde de, arkadaşlık kurduğu kişiler Ona etkili olmuşlardır. Örneğin Ömer Naci ve Ali Fethi Beyler. Ona okuma sevgisinin kazandırılmasında etkisi olan Ömer Naci’dir. Sınıf arkadaşı olan Şair ve Hatip Ömer Naci; Mustafa Kemal’e edebiyat dünyasının kapılarını açan arkadaşıdır. Manastır Askeri İdadisini başarıyla bitiren Mustafa Kemal, İstanbul'a giderek Harp Okulunun Piyade bölümüne 13 Mart 1899 da kaydolmuştur. Mustafa Kemal, Harp Okulundaki yıllarında, yurtseverlik duygularını besleyen, edebiyat ve kültür birikimini hazırlayan tarih kitapları başta olmak üzere, yabancı yayınları da yakından izlemiştir. Harp Okulu’nda Mustafa Kemal'in sınıf arkadaşı olan Ali Fuat Cebesoy, Onun Namık Kemal'i okuması ve etkisinde kalması konusunda ayrıntılı bilgiler verir. Mustafa Kemal in bir gece yanına gelerek Namık Kemal'in Vatan Kasidesinin teksir edilmiş bir örneğini vererek ezberlemesini istediğini bildirmektedir.

Yine sınıf arkadaşı olan Asım Gündüz, hatıralarında Harp Okulu yıllarında Mustafa Kemal'i şöyle anlatmaktadır:

"Mustafa Kemal, çok güzel giyinir, çok güzel konuşur, kimseyi kırmaz, terbiyeli çocuktu. Doğup büyüdüğü Selanik'in batıyla daha bağlantılı bulunması sebebiyle olacak dikkati çeken fikirleri vardı. Etrafına topladığı arkadaşlarla cesaretle konuşuyor, onları güzel konuşmasıyla kısa zamanda tesiri altına alıyordu. Bizlerin okumadığımız birçok vatan şiirlerini sık sık tekrarlıyordu. Namık Kemal'in bütün şiirlerini bir defterde toplamıştı. Bu şiirleri kısa zamanda bütün arkadaşlar defterlerimize yazmış ve ezberlemiştik. Mustafa Kemal "milletleri uyandıracak olan fikir adamları. Devlet adamlarıdır." diyordu... Bizler, vatan, millet ve Türklük fikirlerini ilk defa Harp Akademisi sıralarında ondan duymuştuk... Tarih okumak Onun için en büyük hevesi ve hırsı idi. Fransızcayı da Onun için çok iyi bilmek istiyordu. Osmanlı tarihini Fransızca eserlerden okuyordu.


ATATÜRK'ÜN CEPHEDE OKUMA SEVGİSİ

Mustafa Kemal, 1905 yılında kurmay yüzbaşı olarak önce Şam'a kısa bir süre sonra Selanik'teki 3. Ordu ya atanır. Burada bulunduğu sırada, General Litzmann’dan çeviriler yapmış, askerlikle ilgili kitaplarını yazmıştır Ekiminde Sofya'ya ateşemiliter olarak atanan Mustafa Kemal, resmi görevleri dışında kalan zamanını, çeşitli konularda kitaplar okuyarak değerlendiriyordu.

Mustafa Kemal, cephede ateş altında bile okumaktan vazgeçmemiştir yılının Mart ayında yarbaylığa yükseltilen Mustafa Kemal, Anafartalar Komutanı olarak Çanakkale Savaşlarına katılmıştır. Mustafa Kemal, savaşın en şiddetli günlerinde bile okumaktan vazgeçmemiştir. Bir gazeteci olarak görüşmeye giden Ruşen Eşref (Ünaydın), Mustafa Kemal'in Karargahtaki odasını anlatırken, "... Masasının üzerinde, Balzac’ın Colonel Chabert’i, Maupassant’ın Boule de Suif’i, Lavedan’ın Cervir’i duruyordu. Şüphe yok ki Paşa, durgun dakikalarının boşluğunu edebiyatla dolduruyor" diyordu.

Mustafa Kemal yine aynı günlerde, yakın arkadaşı Şehit Yzb. Ömer Lütfi Bey'in dul eşi Madam Corrine2ne yazdığı bir mektupta, kendisine uğrayacak olan Karargâh Katibine, satın alıp getirebilmesi için kitaplar rica etmektedir. Bu belge de, Onun en zor şartlarda dahi okuduğunun bir başka kanıtıdır. 

Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı yıllarında, daha çok İslam tarihi ile ilgili eserler okuduğu dikkati çekmektedir yılı ortalarında, İstanbul Hükümetinin, Kurtuluş Savaşının engellenmesi amacıyla, ayaklandırdığı gerici asi güçlerin Ankara'ya yaklaştığı ve çoğunluğun korku ve heyecan içinde yaşadığı günlerde, Onun gayet sakin olduğu ve İslam tarihi okuduğunu, o sırada Karargahında görevli olarak bulunan Halide Edip (Adıvar), Kurtuluş Savaşı günlerini anlatan romanında, şöyle anlatıyordu: "... Önünde İslam tarihinin ilk sayfaları, yani demokrasiye en yakın olan, yirmi dört seneyi ihtiva eden kısmı okuyordu. Emeviye Hükümetinin kudretli nüfuzunu tetkik ederken, belki Ankara’daki din unsurlarını nasıl elde edeceğini düşünüyordu." Prof. Afet İnan da, Kurtuluş Savaşı yıllarında Atatürk'ün bu yöndeki okumalarından bir örneği, Mareşal Fevzi Çakmak’ın tanıklığından vermektedir. Başkumandan Mustafa kemal, Sakarya Meydan Muharebesi ile Büyük Taarruz arasındaki zamanda, İslam tarihi okumaktadır. Her vesile ile rastladığı hocalara bu tarihten sualler sormakta ve umumi efkârı hazırlamaktadır. 

Siirt Milletvekili Mahmut Bey in günlük notlarından da Çalıkuşu'nu okuduğunu öğreniyoruz. Bir tarih dergisinde (Hayat Tarih Mecmuası, Sayı 7/1966, s. 14.) yayımlanan bu notlarda şöyle denilmektedir: "...21 ağustos 1922, Akşehir Düşmanda bir hassasiyet var. Bizim tarafta fevkalade bir hareket, bir şey olduğunu hissetmiş gibi... Temenni edelim ki asıl hedefi keşfetmemiş olsun. İki gündür Paşa, Çalıkuşu'nu okuyor. Öyle beğendi ve sevdi ki... Büyük hareketlerin arifesinde böyle bir şey okumak da çok sevindirici. 22 Ağustos Bugün de Akşehir’deyiz. Paşa, daireden çıkmadı. Akşama kadar Çalıkuşunu okudu. Çok memnun oldu, takdir etti."


ATATÜRK'ÜN HATIRA VE NOT DEFTERLERİNDE KİTAP VE OKUMA SEVGİSİ İLE İLGİLİ NOTLAR

Mustafa Kemal'in kendi el yazısıyla yazılan belge niteliğindeki Atatürk'ün Hatıra Defteri!ndeki kitap ve okuma ile notları şöyledir: "...Kasım 1916 Pazar Alphonse Doudet’nin Sapho; Mouers Parisiennes (Safo - Paris Adetleri) namında canım sıkıldıkça okuduğum roman hitam oldu. 21 Kasım 1916 Salı..." 

"... Bazı nokat-ı askeriye (Terbiye-i Ruhiye ve Ulusal-i Muaşeret-i Askeriye) hakkında bir eser yazayım. Bunun için Fransızca bildiğim bir eser var. O nu da evvela okuyayım ve bu zemine ait esaslı sualleri umum zabitane vazife olarak vereyim. Mühim noktalar hakkında bazı büyük kumandanların mütalaasını talep edeyim. I Aralık 1916 Cuma Allah ı İnkar Mümkün Müdür? (Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi’nin 1327 de basılmış Kitabı) nam eseri okuyorum. Aralık 1916 Cumartesi Allah ı İnkar Mümkün Müdür? eserini okumaya devam. İhsan ve Ömer e (Paşanın yetiştirmek için yanma almış olduğu iki yetim çocuk) Yaşam Kavgası namındaki Türkçe şiirin bir kısmını ezberlettim. 4 Aralık 1916 Pazartesi Kitap okumakla vakit geçirdim. 6 Aralık 1916 Çarşamba Mebadi-i Felsefe namında bir eseri okumaya başladım. (George L. Fongsgrive : Gelemets de Philossophie Ahmet Naim in Çevirisi: Mebadi-i Felsefeden birinci kitap: İlminnefs 1331 Maarif Umumiye Nezareti) 7 aralık 1916 Perşembe Evde öğleye kadar kitap okudum. 9 Aralık 1916 Cumartesi...onlardan sonra kitap okumakla vakit geçirdim. 10 Aralık 1916 Pazar Kemal Bey in (Namık Kemal) Makalat-ı Siyasiye ve Edebiye sini okudum. İkinci kitabın sonunda idim, hitam buldu. Kemal Bey in Tarih-i Osmani-sini takibe başladım."

"... Yemekten evvel Emin Bey in (Mehmet Emin Yurdakul) Türkçe şiirleriyle Fikret in Rübab-ı Şikestesi’nden aynı zeminde bazı parçalarını okuyarak bir mukayese yapmak istedim. İkisi de başka başka güzel. Ancak Türkçe olanda da diğerinde de aynı derecede Arapça, Farsça kelimeler var. Fakat biri parmak hesabı diğeri değil. Atatürk'ün Not Defterinde 9 Mart 1922 Perşembe günlü not şöyledir Mart Perşembe ( 9 Mart 1922 Sivrihisar) İbrahim Bey in evinde. Saat 7 de kalktım. Biraz kitap okudum. ( Defter 19 dan ) "


ATATÜRK NASIL OKURDU?

Mustafa Kemal'in yetişme tarzı, öğrenim hayatı ve sosyal çevrenin tesirleri Onu okumaya çok teşvik etmiştir. Hayatının her devresinde kitap Onun için en değerli bir varlık olmuştur. Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini kurduktan sonra, daha yoğun ve daha rahat bir şekilde okumaya koyulmuştur. Atatürk, cephede kazandığı zaferleri; kültür, sosyal ve ekonomi alanlarda yapacağı inkılaplarla bütünleştirmek amacındaydı. Bunun için de yapacağı inkılaplar üzerinde, öncelikle kendisinin yeterli bilgi edinmesi gereğine inanıyordu. Bu nedenle de o güne kadar okuyamadığı bazı kitapları yurt dışından getirtiyordu. 

Nutukları ve sözlerini her zaman için bir fikir hareketine yol açması, zamanın neşriyatından faydalandığı ve daima bir entelektüel muhitin tartışmalarını sevdiği içindir. Benim şahit olduğuma göre Atatürk'ün etrafında toplanmalar çok çeşitlidir. Gündüzleri çoğunlukla hususi kütüphanesinde daima birkaç kişi ile ya çalışır veya belirli bir konu üzerinde konuşmalar yapardı. Bunlar otomobil veya motor gezintilerinde devam eder ve çoğunlukla Ankara da çiftlik evlerinde ya davetliler veyahut oraya toplanmış olan halk ile doğrudan doğruya belirli meseleleri konuşur ve fikirlerini sorardı. Bu hal memleket içi seyahatlerinde daha kesif olarak uygulanır, trende, vapurda ve uğradığı her yerde daima yeni konular ve yurt sorunları üzerinde yapılan tetkikler açıklanarak münakaşalar yaptırmasını severdi. 

Bütün hayatı boyunca en güç koşullarda bile okumayı elden bırakmayan Atatürk'ün kitap okumadaki en belirgin özelliklerden biri, incelediği konuya ilişkin, ya da ilgisini çeken konulardaki kitapları bitirmeden elinden bırakmamasıdır. Atatürk'ün bu özelliğine Falih Rıfkı Atay, Çankaya adlı eserinde;

"... Bir kitabı merak edince, koskoca bir cilt de olsa bitirmeden uyuyamaz veya pek az uyku aralama ile okumaya devam ederdi derken, Afet İnan O, herhangi bir kitaba başladığı zaman hacmi ne olursa olsun, bitirmeden elinden bırakmamıştır. Bir insan için normal addedilen çalışma saatlerini çok aşan bir zamana tahammülü daima olmuştur. "